İstanbul'un gözde yeşil alanlarından biri olan Belgrad Ormanı, geçtiğimiz günlerde bir dramaya sahne oldu. Dört gün boyunca kaybolan ve yoğun aramalar sonucunda nihayet sağ olarak bulunan Mimar Ece Gürel’in durumu, tüm Türkiye'yi derinden etkiledi. Ece Gürel’in kaybolduğunda İstanbul’un karmaşasının ne denli etkili olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Arama kurtarma çalışmaları sırasında, bölgeye yönelik yapılan araştırmalar ve sosyal medya üzerindeki çağrılar da dikkat çekti. Gürel’in bulunması, sevdikleri için büyük bir sevince dönüşürken, İstanbul genelinde kaybolma olayları üzerine önemli bir tartışma da başlattı.
Ece Gürel’in kaybolduğu 24 Ekim tarihi, ailesi ve arkadaşları için büyük bir korku kaynağı oldu. Mimar olduğu bilinen Gürel’in, son olarak Belgrad Ormanı çevresinde görüldüğü belirtildi. Ailesi, durumu hemen polis ve ilgili diğer kurumlara bildirdi. İlk günler, özellikle sosyal medya üzerinde yayınlanan kayıp ilanlarıyla geçerken, arkadaşları ve aile üyeleri ormanda Gürel’i bulmak için gönüllü olarak çalışmalara katıldılar. Kalabalık bir arama ekibi oluşturulurken, İstanbul’un çeşitli bölgelerindeki gönüllüler de destek vermek üzere Belgrad Ormanı’na koştu. Etrafta yaşayanlar ve doğa yürüyüşü yapan insanlar, Gürel’i bulmak için gözlerini dört açtı.
Dört günü geride bıraktıktan sonra, 27 Ekim’de Ece Gürel, Belgrad Ormanı içerisinde bir grup doğa yürüyüşçüsü tarafından bulundu. İlk belirlemelere göre, herhangi bir fiziksel yaralanma durumu söz konusu değildi. Ancak kaybolma sürecinin psikolojik etkileri, uzmanlar tarafından önemli bir konuydu. Gürel, yetkililere verdiği ilk ifadesinde kaybolduğu süre içerisinde yönünü kaybettiğini ve bulunduktan sonra bu süreçte doğadayken karşılaştığı zorlukları anlattı. Ailesinin özlemiyle ve toplumsal bir dayanışma ile sonlanması, tüm Türkiye’de umut dolu bir mesaj olarak yankı buldu. Ece Gürel’in sağ salim bulunması, yine sosyal medyada 'umut' sembolü haline gelirken, kaybolma durumu üzerine yapılan tartışmaların da önünü açtı.
Ece Gürel’in bulunması, sadece kendi hikayesiyle sınırlı kalmadı. İnsanları bir araya getiren bu olay, İstanbul’da kaybolmaların sıklığına ve bununla ilgili yürütülen önlemlere de dikkat çekti. Kayıp ilanlarının hızla yayıldığı sosyal medya platformlarında bulunan tanıdık ve güvendiğiniz kişiler için benzer bir durumun yaşanabileceği düşüncesi, her anında Tehlike barındıran bu yaşam biçimine dair farkındalığı da artırdı. Ece’nin durumu, hem bireysel hem toplumsal bir dayanışmanın önemini vurguladı.
Mimar Ece Gürel’in hikayesi, umudun ve toplumsal bağlılığın ne denli önemli olduğunu gösterirken, benzer olayların önlenmesi için gereken adımların atılmasını da mümkün kılıyor. Kaybolma vakaları konusunda daha fazla eğitim, halkın bilgilendirilmesi ve aktif bir iletişim ağı oluşturulması, ileride yaşanabilecek benzer durumların azaltılmasına yardımcı olabilir. Gönüllü arama ekipleri ve sosyal medya üzerinden yapılan bilinçlendirme çalışmaları, gelecekte de bu tür sorunlarla nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda önemli bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, Ece Gürel'in kaybolması ve bulunması, binlerce insana umut verdi. Hem ailesine hem arkadaşlarına hem de topluma büyük bir rahatlama getirdi. Ece’nin sağlık durumunun kontrollere tabi tutulması ve gerekli desteği alması, toplumun sahip olduğu bağları pekiştirdi. Tüm bu süreç, kaybolan bireyler için notaların nasıl bir güç oluşturabileceği ve toplumun bir araya gelmesinin güzelliği ile son buldu. Umut, aslında her zaman aradığımız en büyük mucizelerden biridir.