İsrail'in Gazze’ye düzenlediği son saldırılar, dünya genelinde geniş yankı uyandırdı. Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, bu saldırılara karşı sert eleştirilerde bulundu. Özellikle sivil kayıpların artması ve sivil altyapının hedef alınması, uluslararası kamuoyunun gündeminde önemli bir yer edinirken, ABD’nin bu saldırılara verdiği destek ise tartışmalara yol açtı. Kriz, sadece bölgeyi değil, dünya genelindeki politik dengeleri de etkiliyor. Bu durum, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi mi?
İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri operasyonları, Filistinli gruplar ile olan uzun süreli çatışmanın bir devamı niteliği taşıyor. Saldırılar, genellikle Hamas’ın roket saldırıları ile başlamaktadır ve bu da İsrail’in güvenlik kaygılarını ön plana çıkarıyor. Ancak, uluslararası insan hakları örgütleri, İsrail’in askeri eylemlerinin orantısız olduğunu ve sivil kayıpların önüne geçilmesi için gerekli önlemleri almadığını savunuyor. Bu bağlamda, Gazze'deki saldırılar, sivil altyapının yanı sıra sağlık tesisleri, okullar ve diğer hayati hizmetlere de zarar veriyor. Her yeni saldırıda, bölgedeki insani durum daha da kötüleşiyor ve bu durum dünya genelinde artan bir endişeye neden oluyor.
İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırıları, birçok ülkenin hükümetleri ve uluslararası kuruluşlar tarafından sert bir dille kınandı. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve birçok insan hakları örgütü, sivil kayıpların kabul edilemez olduğunu, uluslararası hukukun ihlal edildiğini vurguladı. Özellikle çocukların ve kadınların hayatlarını kaybetmesi, dünya genelinde büyük bir infial yarattı. Sosyal medya platformlarında “#Gazze” etiketiyle yapılan paylaşımlar, toplumsal duyarlılığın artmasına yol açtı ve birçok aktivist, İsrail’in eylemlerini durdurması için çağrıda bulundu.
Öte yandan, ABD’nin bu süreçteki pozisyonu dikkat çekici bir şekilde destekleyici oldu. Biden yönetimi, İsrail’in kendisini savunma hakkını vurgulayarak, saldırılara dolaylı bir destek verdi. ABD’nin bu tutumu, bölgedeki dengeyi koruma çabalarına dair sorgulamalara neden olurken, uluslararası diplomatik ilişkilerin ne yönde ilerleyeceği hakkında belirsizlikler doğuruyor. Ancak, uluslararası arenada yükselen tepkiler, ABD’nin bu tutumunu sorgulamakta ve yeni bir stratejik değerlendirme yapılması gereği üzerinde durulmakta.
İsrail-Gazze çatışmaları, yalnızca Ortadoğu’da değil, dünya genelinde politika ve diplomasi açısından önemli sonuçlar doğuracak bir kriz olarak öne çıkmakta. Birbirini izleyen çatışmalar ve artan sivil kayıplar, bölgedeki barış arayışlarını tehdit ediliyor ve dünya genelinde huzursuzluk yaratıyor. Gelecek günler, bu çatışmanın gidişatını belirleyecek olaylara sahne olabilir. Uluslararası toplum, bu konuda nasıl bir yol alacak, ABD’nin tutumu değişecek mi, hepsi merak konusu olmaya devam ediyor.